Geldi Sonbaharın habercisi Eylül...


Veee koskocaman bir yazı daha bitirdik ve bugün biri itibariyle sonbahar geldi. Tam da adına yakışır bir gün sabah itibariyle yağışlı ve karanlık. Yaz çocuğu olarak hiç sevmiyorum böyle havaları yaz bu kadar çabuk bitmesin...

Ey Aşk Nerdesin... (sadece bir dizi ismi:)

Bir önceki posta bir örnek yukardaki dizinin oyuncalarının anlatmak istedikleri.
Ey aşk nerdesinn... Özellikle son bölümde (yani benim izleyebildiğim bilemiyorum kaçıncı bölümdü:) kadın ile erkeğin doğası gereği masallardaki gibi prensini bekleyen prenseslerin hep olduğu ve bir gün çouk sahibi olmanın vakit geçmeden gerçeklemesini istediğini anlattığı son zamanlarda birazda olsa gözümün takılabildiği eğlenceli kaliteli bir hikaye....

Tencere-kapak...


Bu sevimli resim posta kutuma geldiğinde bu konudaki düşüncelerimi sizinle paylaşmak istedim.
Doğanın bir kanunu bu sanırım erkek ve bayan gün gelir tencere ve kapa gibi birbirlerini tamamlarlar evet tamamlarlar belki ama aradaki sevgi ve en önemlisi saygıyı yitirmeden.
Doğru insanı bulduğunu düşünür insan. Onun için hep en iyisini düşünen en iyisini ona yaşatan duygularını en iyi anlayan odur tencere-kapakta. Herşey uyum içindedir evlenene kadar herşey çok çok güzeldir.
Derken evlenir tencere-kapak nikah sonrası (kadın yada erkek aynıdır bence herşey karşılıklı olarak) birlikte paylaşılan hayatta herşey açağa çıkar daha yakınsındır onun dünyasına; belki bir çok şeyi sana ters gelsede kabullanirsin onun alışkanlıklarını ve kendi alışkanlıklarını yumuşatırsın biraz da olsa.
Ama burda kocaman bir ama var...
Eğer karşılıklı sevgi ve saygı bitmişse bir taraf diğerinin düşüncelerine davranışlarına ki bu evliliklerini yürütmek ve saygıyı sevgiyi yitirmemek adına da olsa bitmiştir.
Biter evet biter. Tencere-kapak'ın içindeki sevgi kıvılcımları evlilik için düşüncelri karşı tarafı özlemek ona kavuşmak için geçirilen saat ve dakikalar işkenceye dönüşür. Ya bu şekilde devam edicektir bir ömür boyu yada hayatın çok kısa olduğunu bunları kimsenin kimseye yaşatmaya hakkı olmadığını düşünüp bir bütün olmak için yola çıkan tencere-kapak yollarını ayırır yüreklerindeki sevgi kırıntıları ve alışkanlıklarını bir yere bırakarak. Derin umutsuzluk.
Resimdeki tencere-kapak gibi olsun tüm sevenler, sevgileri için bir hayat boyu mutlu olmak için başladıkları yolda...

Ramazan Ayı..

Biraz geç kaldım belki bu konuyla ilgili olarak ama ben ailemden öğrendiklerimle büyüdüm ve bunlarla yaşadım çocuklarıma ve yakınlarımada bunu bu şekilde ileticem "ibadet allah ve insan arasındadır"...
Can Dündar yine çok iyi anlatmış bunu aşağıda sizinlede paylaşmak istedim...

Ramazan, ne oldu sana?

Öyle severdim ki seni küçükken... Yok, ben küçükken değil, sanki sen küçükkendi bu...Elbette o zaman da mukaddes bir huşu ile çıkagelirdin; ama kasvetten uzaktı ulviyetin...Kör karanlıkta gümbürdeyen davul sesinin, bereketli sahur sofrasında pide bölüşmenin, Yaradan’a kalben minnet etmenin masum bir hazzı vardı.Mütevazı iftarlarımızda semaya açılıp rahmet dileyenlerin avuçlarındaydın sen... fukaralar için kurulan sofraların hayır dualarında, komşusu açken tok yatamayanların pirüpak vicdanlarındaydın.Rahmet yakarmayla, servet paylaşmayla çoğalırdı o zamanlar...İbadet, Allah’la kul arasındaydı.Din, hırgürün değil, huzurun adıydı.Sen, gözümüzde hep mümindin, ama softa değildin. Kimsenin orucuna, namazına, inancına ilişmezdin.* * *Sonra ne olduysa oldu; zamanla gerginleştin.Sahur davullarını tamtam gibi çalmaya, tutulmayan orucun hesabını sormaya, gereksiz yere hadise çıkarmaya başladın. Daha sen gelmeden başlıyor tedirginliğin...Yemekhaneler bakıma alınıyor, lokantalar kapanıyor, oruç yiyenler pataklanıyor orda burda...İtilaf değil ihtilaf taşıyorsun sanki... İmanından çok konuşuluyor hezeyanın...Senin adına yasak koyuyor, baskı yapıyor, cinayet işliyor fanatiklerin...İktidarın gözüne girmek isteyenlerin ziynetisin sen... Hırsız tüccarların zekâtı, beceriksiz memurların terfi fırsatısın.* * *Bir reklam yıldızısın artık...Gazetede Kuran kuponusun, televizyonda israf çağrısı... Öyle süslü püslüsün ki, iftar sofranda teşhire çıkıyor markalar...Bir tek kola reklamlarında benziyorsun eski masum haline...O da rol olsun diye...Hazmettirici niyetine...* * *Bense gülüyorum yıl boyu haram yiyip ramazanda günah diyetine girenlere...Oruçla kilo vermek için seni bekleyen “sıfır bedenci müminler”e...Acıyorum, işyerinden atılma korkusuyla, patronu sorunca “Niyetliyim” diyenlere...Kızıyorum, oruç tutmayanları teşhir edip hedef gösterenlere... Ya da buna inat, yol ortasında göstere göstere yemek yiyenlere...Mazinin karşılıklı hürmeti, yerini kışkırtıcı şiddete bırakıyor ne yazık ki... Seni, galibi olmayacak bir kavganın sebebi haline sokuyor.Davulcu haraç ister gibi çalıyor kapımızı bayram sabahı; kızgın mahalleli açmıyor.Aç komşuların karın gurultusu, tok dindarların horultusuna karışıyor.Görgüsüz kulların, fitre verdiklerinin listesini yayımlıyor internet sitesinde...Ve çalıp çırpanlar, 11 ayın günahını yıkıyor, 11 ayın sultanının ibadethanesinde...* * *Ey, mahyaların ilhamı, ayların sultanı!Soyun artık riyakâr iftar sofralarının şaşaalı urbalarından...Arın, seni müminlere pazarlayan riya markalarından...Korkuyla değil, huzurla gel yine...Zahmet değil, rahmet taşı bize...Oruç için dayak atanın gazabına değil, “bağışlaması bol olan”ın müsamahasına emsal ol...Kurban eti dağıtır gibi adilane yay hoşgörünü...Yay ki, örnek alsın, sultanı olduğun 11 ay...

Can Dündar

Yaz favorileri...



Bu kadar tatilden gezmelerden bahsettim şimdide bu yazın favori bir kaç ürününden bahsetmek istiyorum. Tatilimizde ve gezmelerimizde bizi yanlız bırakmadılar :) bunlardan ilki Nestea Green Tea Cool ;

içindeki nane ve limon aroması buzzzz gibi tadıyla inanılmaz ferahlatıyor. İkinci ürün Magnum Karadut&böğürtlen;



her ikiside yaz için düşünülmüş harika ürünler tavsiye ederim :)

Bolu Düzce Yolcuları...

İlk istikamet sevgilinin ailesinin yaşadığı memleketi Bolu'yaydı. Yemyeşil ormanları ve temiz havasıyla ayağımızı yere basar basmaz şahane bir göleti ve yemyeşil kalemle çizilmiş gibi görünen ormanları ile çok güzel küçük bir yayla köyüne gittik. Orda çok çok yaşlı bir çam ağacının şemsiye gibi dallarının altında şahane bir piknik yapıp sevgiliyle bol bol görüntüleri havayı herşeyi bir güzel sindirdik içimize. Akşam çok eğlenceli ve komik olan dayı, sevimli eşi yengemizle ve kuzenleri ile birlikte çok keyifli bir gece geçirdik.

Sabahta ablamın yaşadığı Düzce'ye gittik. 2 aydır ablamı ve yiğenlerimi görmüyordum. Annemde onları ziyarete gitmişti ve pazar günü dönücekti. Yemyeşil ağaçları ve minik bir bostanıyla ablamın bahçesine bir güzel yayıldık dalından sebze-meyve topladım. Yedik içtik bol bol oksijen depoladık. Bu iki güzel günün sonunda emeği geçen herkese ama herkese çok teşekkür ederim.



Amaaaa o güzel iki günün sonunda evime dönerken maalesef yukardaki resimde ki sahnenin aynısını yaşadık. İlkini atlattık hadi şehirler arası yoldur haftasonudur Ramazan öncesidir insanlar dönüş yapıyor dedik sorunun ne olduğunu anlamadan yolun açıldığını gördük devam ettik. İlk durak annemi evine bırakmaktı. Sonrasında yarım saatlik bir yolumuz vardı eve dönüş için.
Amaaaa oda olmadı. Demin de dediğim gibi şehirler arasındaki yoldan bunu belki anlaşır hale getiren bir durum vardır ama İstanbul gibi kooooocaman bir metropol şehirde ve bu şehri ikiye ayıran bu denizi aşmamaız gereken sadece 2 seçenekten birini hangi akla hizmet insanları madur edicek şekilde kapatırsını ey insanlığı saygıyı tamamiyle unutmuş yetkililer.
Tabiki bu işide bizim için yapıyorsunuz ama böle olmaz hizmet için yaptığınız bu insanları bu kadar madur edemessini hakkınız yok!
En sinir bozucu haliyle atlattığımız trafikten sonra evimize ulaştık. Şuanda 4 saatlik uykuyla yakta durmaya çalışıyorum heran uyuyabili pozisyondayım.
2 günlük kısa ama bol dinlenceli ve keyifli tatilimiz bize o kadar iyi gelmiş ki uykusuzlağa rağmen sevgili ve ben bugün çok keyifliyiz. Bizi yıldıramadın trafik yılmıycaz bu güzel küçük kaçamaklarımız devam edecek bekle bizi :))

Yaz...Tatil...

Yaz dediğinizde ilk akla gelen tatilin habercisidri benim için mayıs aylarının sonlarına doğru başlarım turların programlarına bakınmaya nerelere gidilir geçen seneki paylaşımlardan akla gelenler araştırılır.

Bu sene sevgiliye bıraktım açıkçası biraz nasıl olacağı rotanın ne olacağı konusunu. Tanıştığımız günden beri sürekli anlattığı çocukluğundan bugüne kadar bir dönem orda evlerinin de bulunmasından bir Datça tutkunu kendisi. Bu sene sende görmelisin dedi. Benim istediğmde tam bir macera dolu sadece bir noktada geçen git gelli bir tatil değil gezmeli tozmalı herşeyiyle tadını çıkarmalı olmasıydı.

Veeee rota belirlendi arabamızı mini karavan haline getirip 11/07/2009 cumartesi sabaha karşı yola çıktık. Rotamız Bodrum-Akyaka-Marmaris-Datça-Dikili idi. Akyaka ve Dikili sonradan eklendi görmek ve ziyaret etmek istediklerimizden dolayı.


Güzeldi eğlenceliydi ve dop doluydu şimdilerde her bir saatini ve dakikasını sevgiliyle hatırladığımızda ikimizin yüzündede harika birer tebessüm oluyor.


Bu tatil baş başa yaptığımız son ve macera dolu bir tatildi. Umarım zamanı geldiğinde daha kalabalık bir aile olrak daha sakin ama bu güzel tatilin tadına nice tatiller yaşarız :)






Bodrum Bitez

Datça Haytbükü




Datça Palamutbükü